28.12.2007

Satın Almanın Mucizesi

Kredi erdemi (reklamcılıkta olduğu gibi), aslında satın almanın ve bunun nesnel belirlemelerinin ikiye ayrılmasıdır. Krediyle satın alma, bir nesneye gerçek değerinin belli bir bölümünü ödeyip tümüyle sahip olmakla eşdeğerdir. Çok büyük bir kazanç için ufacık bir yatırım yapılır. Senetler zaman içinde belirsizleşir, nesne sembolik bir hareket karşılığında elde edilmiş gibidir. Mitoman imgesindekine benzer bir yöntemdir bu: gerçekdışı bir hikâye için mitoman dinleyiciden beklenmedik bir ilgi görür. Yatırımı çok küçük, kârı inanılmazdır: neredeyse tek bir işarete dayanarak gerçekliğin saygınlıklarını ele geçirmiştir. O da başkalarının bilinciyle kredili yaşar. Oysa ki bilgi mantığının ve günlük uygulamanın geleneksel geçiciliğini yaratan bu gerçek dönüşümünün, çalışmadan çalışmanın ürününe doğru yol alarak olağan uygulamaya ters dönmüş olması, eşyalardan yararlanma işinin öncelenmesi, büyü sürecinin ta kendisidir.Ve alıcının ön-celenmiş nesneyle aynı anda kredide tüketip göze aldığı şey, kendisine düşlerini apan-sızca gerçekleştirme olanağı sağlayabilen bir toplumun büyülü işlevselliğinin mitosudur.

Kuşkusuz, sosyo- ekonomik gerçeklikle hemen karşı karşıya gelecektir, tıpkı mito-manm er geç vaktinden önce oynadığı rolle karşılaşması gibi. Maskesi düşen mitoman bozguna uğrar ya da bir başka hikaye anlatarak işin içinden sıyrılır. Kredili alıcı da vadelerle karşılaşır ve bir başka kredili nesnede psikolojik bir teselli arama şansı çok yüksektir. One geçiş bu tip davranışlarda kuraldır ve her iki durumda da en çok hayranlık uyandıran nitelik asla çıkış yolu olmamasıdır; ne mitomanın durumunda, anlattığı hikaye ve uğradığı başarısızlık arasında (bundan hiçbir gerçeklik dersi almaz) ne de kredili alıcının durumunda, satın almanın büyülü ödülü ve hemen ardından ödenmesi gereken senetler arasında bir çıkış yolu vardır. Kredi sistemi burada, insanın kendisine karşı sorumsuzluğunu doruğa ulaştırır: satın alan işi ödeyene devreder ve bu aynı adamdır, ancak sistem, zaman içindeki dengesiyle bunun farkına varılmasına engel olur.

( Cogito - güz 5 1995 - Jean Baudrillard - Çeviren : Esra Özdoğan )

Hiç yorum yok: