28.12.2007

Satın Alma Zorunluluğu

Günümüzde yeni bir ahlak anlayışı doğdu: tüketimin birikim üzerindeki devinimi. One geçiş, zoraki yatırım, hızlanmış tüketim, kalıcı enflasyon (tasarruf yapmak anlam-sızlaşıyor): daha sonra çalışmayla geri almak üzere önceden satın almıyor ve bütün sistem buradan kaynaklanıyor. Böylece krediyle tam anlamıyla feodal bir duruma, derebe-yinin önceden düzenlediği işbölümüne, köle gibi çalışma durumuna geliniyor. Yine de, feodal sistemden farklı olarak, bizim toplumumuz bir suç ortaklığı üzerine kuruludur: çağdaş tüketici şu sonsuz zorunluluğu üstlenir ve içselleştirir: toplumun üretimi sürdürmesi için ve tüketicinin satm aldığını ödeyebilsin diye çalışmayı sürdürebilmesi için satın almak. Amerikan sloganlarında gayet iyi ifade edilen de budur (Packard, s.26):

"Satm almak çalışmayı sürdürmektir!
Satın almak sigortalanmış geleceğinizdir!
Bugün bir alım, bir işsizin daha azalmasıdır. Ve bu belki de
SİZSİNİZ!
Bugün satın aldığın refah yarın da senin olacaktır!"

Dikkat çekici göz oyunu: sizi yüzeysel bir özgürlük adına kredilendiren bu toplumu, geleceğinizi ona bağlayarak siz kredilendirmiş oluyorsunuz. Tabii ki üretim düzeni öncelikle çalışma gücünün işletilmesi sayesinde yaşar, fakat düzen bugün, bu dönüşümlü anlaşmayla, tutsaklığın özgürlük gibi yaşanmasıyla güçlenir ve böylece dayanıklı bir sistem olarak özerkleşir. Her insanda, tüketici, üreticiyle bağlantısı olmaksızın düzenin suç ortağıdır ki üretici de aynı anda bu düzenin kurbanı durumundadır. Bu üretici-tüke-tici ayrışması, bütünleşme dayanağının ta kendisidir: her şey bu bütünleşmenin canlı ve tehlikeli bir çelişki haline dönüşmemesi için düzenlenmiştir.

( Cogito - güz 5 1995 - Jean Baudrillard - Çeviren : Esra Özdoğan )

Hiç yorum yok: